Huzur Sokağı

Uzun zamandır birşeyler yazamıyorum bloga içimden her daim yazmak geliyor ama bir türlü kelimeler dökülmüyor dilimden...

Geçen Gün Dücane Hoca'nın Cüneyt Özdemir il yaptığı programda söylediği bir cümle dikkatimi çekmişti.''Ben küçükken hiçbir şey yazamazdım ve acaba bu yazarlar nasıl yazabiliyorlar'' mealinde bir cümle kurmuştu acaba? diyorum kendi kendime;Bende öyle olabilecek miyim?

Konumuza dönecek olursak-ki vakit bulmuşken yazayım birşeyler- malumunuz bir dizi var bir Tv kanalında.Huzur Sokağı...bilenlerimiz hemen aa Şule Yüksel'in güzel romanı diyecekler, evet evet aynen o romanın yapmacık dizi versiyonu daha doğrusu o güzelim romanın kapitalist düşünce ile dizi haliyle yıpranması...Neden mi böyle diyorum çünkü bana göre dizi ile romanın hiçbir alakası yok....Sadece isimler benzer ve dizinin sonunda beliren ''Şule Yüksel Şenler'in aynı isimli kitabından'' cümlesinden başka hiçbir alaka yok...

Kitabı okuyanlar bilirler.Orada Bilal karakteri Saf,Masum,Temiz,Delikanlı,Ailesine saygılı,Ahlaklı daha doğrusu tam manasıyla İmanlı bir Müslüman karakter...Ama gelin görün ki ben dizide pek göremedim.Geçen bir sosyal paylaşım sitesinde gördüğüm yazıda birisi şunu demişti''Tamam güzel dizi de Bilal hiç mi namaz kılmıyor be abi bide namaz kıldığını görseydik'' haksız da sayılmaz yanı.Sonuçta bir romana uyarlayacaksan ve de bu karakter imanlı bir gençse namaz da koyarsın başka sahneler de koyarsın.

Bide şöyle bir durum var;Malum bizim imanlı Bilal her türlü kızlarla rahat rahat muhabbet edebiliyor hemde hiç utanma duygusu olmadan.Ama romanda böyle miydi?Değil dediğinizi duyar gibiyim...

Maksadım yanlış anlaşılmasın sakın.Hem diziyi seven hemde takip eden biriyim.Dizi,sanatsal açıdan veya sinemasal olarak da kötü demiyorum,oyuncular da çok iyi fakat biraz da Bilal'ı tam manasıyla yapmış olsalarda bence mukemmel olurdu....

Bide söylemeden geçemeyeceğim.Dizideki Sinem Öztürk Türban Cidden çok yakışmış.Allah nasip etsinde kapansın derim...
Sağlıcakla....