22 Temmuz 2011 Cuma

Ölmek...

Herkesin lak lak ettiği,zamanını laf çokluğuna yedirdiği demlerde,ben tek başıma,ölümün soğuk yüzüyle çarpışırdım da duyan olmazdı.

Kaçardım.Ölüm uzak olsun dilerdim,başaramazdım.Yenilirdim.Tutsak düşerdim.

Öldüğüme hükmederdim.

Ölümle yaşamın son anını düşlerdim çoğunlukla.Ne olurdu acaba?Ne yapardı öteye yürüyenler?

Korkuyorlardı mutlaka...Ya da Arafat'ta kalırlardı.Ayakları öteye onları taşır mıydı?

Son an...Çokça yaşamıştım son anları.Bazen,yaşadıklarımız,bağlandıklarımız silikleşebiliyor,hiçleşebiliyor.Ölüm ürkütücü olmuyor bir andan sonra.

Kaldırımlardayım.Öldüğümü varsayıyorum.

Ölmeden önceki son anlara.saniyelere varıyorum.

Dünya ile ahiret arasında gidip geleceğim.Altından ırmaklar akan bahçelere mi gireceğim,yoksa ateşin hüküman olduğu kazanlara mı?Cennet mi bekler beni cehennem mi?

Geçmişe dönüyorum aniden...Yaptıklarıma,yapamadıklarıma;iyilik torbama,kötülük defterime...Gönahlarımın az olduğunu hesap ediyürum nedense.Umutlanıyorum.Sonra annem babam gözümün önüne geliyor.Sonra sevdiklerim,sevmediklerim.Arkadaşlarım.

Ölüyorum istemeye istemeye.

Yolun ortasında,kaldırımda yahut.

Sağdan soldan iyi niyetle koşuşturacak insanlar.Yaşayıp yaşamadığıma bakacaklar.

Çok bilmişlerden biri çıkıp ölmüş,diyecek.

Hayat emaresi kalmadığından kuyruğumu bırakacakalr.Devletin memuru gelcek.Ambulansa atacaklar bedenimi.Görevliler muhtemel ki telaş edecekler,Kendilerince içten içe ah çekecekler.

En yakın hastanenin morguna kaldıracaklar beni.

İçerinin soğuk iklimini hissetmeyeceğim.

Duyanlar hastaneye koşturacaklar,duyanlar duymayanlara haber verecek.Bir anda hüzünler gözyaşları bana dönecek.

Sahi benim için yürekten ağlayanlar olabilir mi?

Unuturlar çarçabuk biliyorum.Hayatın gereği bu.Ne kötü unutulmak.

Kardeşlerim geliyor nedense aklıma.İçten ağlayıp diz dövecekler.

Arkadaşlarım...Birkaçı ağlar hüzünlenir.Ertesi gün işlerine aşlarına bakarlar.

Kardeşlerim...Onları farklı yere koyuyorum.Gözyaşları sahici,dövünmeleri hakikatin resminden.

Sokaklarda insanlar yine telaşlı telaşlı oraya buraya koşuşturacaklar.Dükkan sahipleri her sabah yaptıkalrını tekrar ederek kaldıracaklar kepenkleri.Belediye otobüsleri sabah namazından sonra yollara dökülecek yine,insan toplayacak.Sinemalar aynı saatte müşteri bekleyecek.Türküler,şarkılar hiç susymayacak.

En kötüsü hafta sonu tantanalı,dağdağalı lig maçları olanca hızıyla devam edecek...Pazar akşamları o bildil görüntüler,tartışmalar,atışmlar hafızaları renklendirecek.

Ölümüm hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

Ne garip değil mi?

Amaçsız yürüyorum.Gelgitlerden usandım.Hüzünleniyorum.

Ellerim cebimde,kaygısız adımlıyorum kaldırımları.

Kimseler karışmıyor,ileriye ya da geriye dönüşlerime.Kimseler,nizami yürüyordun,sallapati adımlıyorsun diye çıkışmıyor.''Hey lan,'' diyen yok! ''sus,'' diyen yok!

Özgürüm kendimce.Bazen bedbaht bazen mutlu...

Kasetçiden dışarıya yayılan sesleri ilk anda curcuna olarak algılıyorum,sonra seslerden birine aşina olduğuma hükmediyorum.Gülümsüyorum.Hasan Sağındık'ın bir şarkısı.Coğrafyamızdaki ıstırapları,çileleri dillendiriyor.Bosna'nın dağlarına selam söylüyor.

Kopuyorum zamandan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder